Duru Ekşioğlu’nun illüstrasyonlarını ilk gördüğümüzde yeteneğinden büyülendik. Derken aynı zamanda grafik tasarımcı, ressam ve hatta “Happy Marker” isimli kendine ait bir tasarım markası olduğunu öğrendiğimizde, “Sanatçı Söyleşileri”mize dahil etmemiz kaçınılmaz oldu.
En çok canınızı sıkan şey nedir? En çok sevindiren şey nedir?
En çok sıkan: Kısıtlanmak, bir de bir işin çok uzaması.
En çok sevindiren: Güneşli günlerde çimlere basmak.
Neden korkmalıyız?
Çok büyük olan herşeyden korkmalıyız bence. Büyük binalardan, çok büyük güçlerden, büyük balıklardan..
Gündelik hayatta kültürü nasıl tüketiyorsunuz? Belirli bir rutininiz var mı?
Yüksek lisans öğrencisi olduğum için bu aralar tek kültürel etkinliğim kitap okumak. Daha öncesinde Kadıköy’de oturmam sebebiyle Süreyya Operası’nda yatıyor, Haldun Taner Sahnesi’nde kalkıyordum. Tezim de bitsin eski günlere geri döneceğimi umuyorum ama daha çok var
İnsanların en çok anlamalarını isteğiniz şey nedir, neden?
Tasarım, kolayca üretilen bir şey değil. İşin içinde olmayanlar kuluçkaya yatıp kafa yorduğumuz, günlerce uğraştığımız işleri beş dakikada çıkardığımızı iddia edip, tasarım yapmanın kolay olduğunu söylüyor. Üzerine bir de “siz değil, onu program yapıyor ya” larla uğraşıyoruz. Yeni bir şey üretmek sanıldığı kadar kolay değil. Umarım bir gün anlarlar.
Değer nedir, para nedir?
Değer, büyük bir heyecanla sulu boyayla yapılan fincan illüstrasyonudur. Para ise 300 adet basılan kurumsal kartvizit.
Hangi konuda fikir değiştirdiniz, neden?
Yüksek lisansı kesin yurt dışında yaparım diyordum. Not ortalamam, portfolyom ve ielts’im bana bu yolu açmasına rağmen Türkiye’de yapma kararı aldım. Bunda okulun akademik kadrosunun çok büyük bir etkisi var. Türkiye’de grafik tasarım alanında en iyilerinden ders aldıktan sonra yurt dışı kapısını tekrar tıkırdatmayı düşünmüyor değilim
En tehlikeli fikriniz nedir?
Milli Piyango’yu kazanıp sınırsız mamaya sahip bir barınak yaptırmak. Ama tel örgüsüz! Çocukluğumdan beri hiç değişmeyen en tehlikeli düşüncem! Tüm sokak köpeklerini ve kedilerini orada toplayıp, istediğim kadar mıncıklayabileyim diye.
Kendinize hangi soruları sorarsınız?
Neden yeni bir şey üretemiyorum sorusunu çok sorarım. Sürekli yeni yerler keşfedip, farklı şeyler yaparak beslenmem gerek. Yoksa bir süre sonra dünyaya küsüp çizesim gelmiyor. Ne yapmak beni mutlu ediyor sorusu bunun ardından geliyor ve daha sonra anneanneme gidip kedilerini seviyorum.
Doğru olduğunu kanıtlayamayacağınız inancınız nedir?
Nereden böyle bir izlenime ulaştım bilmiyorum ama beni 3 meleğin koruduğuna inanıyorum. Bazen mutsuz olan arkadaşlarıma bir tanesini gönderdiğimi varsayıp 2 tanesiyle yoluma devam ettiğimi geçiriyorum içimden. Tabii işini bitirince geri geliyor üçüncü
İnternet düşünme şeklinizi ne yönde etkiledi?
Hem olumlu hem olumsuz etkiledi diyebilirim. Birçok güncel işe internet sayesinde ulaşıp yeni teknikler keşfedebiliyorum. Ancak bazen o siteden bu siteye atlarken internette harcadığım süre o kadar saçma oluyor ki, kendimi “ben ne yapıyorum burada, benim işim bu değil” derken bulabiliyorum.