Bir cumartesi gecesi evinde oturan ve televizyon seyretme gafletinde bulunan bazı Türklerin işi kolay olmuyor; bazı Türkler diyorum çünkü yerli dizi seyretmiyorsanız, kederli bir durum söz konusu…
Siyaset gündemini takip etmek istiyorsanız, televizyonu geçelim zaten. Peki ya eğlence programları? O da yerlerde sürünüyor. Seçenekler içler acısı.
Ya Dominik Adaları’nı veriyorlar size ya da program isimlerini değiştirmeyi büyük fark yaratmak sanan, her devrin adamı Okan Bayülgen’i.
Zaten belli oldu ki televizyon kanalları kapansa da, el değiştirirse de, yıkılmaz tek bir isim var, o da Okan Bayülgen. Diğer isim de zaten kokmaz, bulaşmaz Beyaz.
Peki ya başka? Şöyle; televizyonun düğmesine basar basmaz, karşıma Falan Filan diye bir program çıktı. Daha doğrusu az sonra CNN Türk kanalında başlayacak bu isimdeki programın “Teaser”ı.
Mehmet Turgut’un hazırladığı ve sunduğu bir program olduğunu anlamak çok vaktimi almadı. Program başladıktan sonra, Teaser’da gösterilenin haricinde içeriğin aslında bu kadar olduğunu, gerisinin boş lakırdı olduğunu görmek de öyle.
Olay iki tane ünlüyü çizgi roman kahramanı kılığına sokmak, fotoğraflarını çekmek ve sonra o ünlülerin kimler olduğunu deşifre etmek. Sonra da muhabbet etmek. Dahice.
Programın konsepti bütünüyle böyle mi, bilmiyorum. Doğrusu bilmek de istemiyorum. Ama bazen bir fotoğrafçının konuşmaması sanki daha doğru. Yani bizim görmediğimiz yerlerde konuşsun ama bir şov programı yapmasın.
Niye mi? Adı üstünde, bir şov programı çünkü. Başta kabız olmaması lazım o kişinin. Programının akmasını istiyorsa tabi. Ayrıca iyi fikir de olabilir ama ne derler bilirsiniz, önemli olan uygulamadır. Kötü uygulama da içeriği katleder.
Ve de hiçbir zaman anlamadığım husus şu; neden insanlar sadece ünlü diye, TV programı teklifi alırlar? Televizyoncular hiç mi deneme çekimi yapmaz mesela? Falan Filan yani…
İş şovmenliğe gelince, bu anlamda Okan Bayülgen’in hala kimse eline su dökemez, onu da belirtmeli.
Ancak dün akşam yine parodileştireceği insanları etrafına toplayan Bayülgen’in, Adele gibi büyük sese gıcık olduğunu söylemesi ve şişmanlığıyla ilişkilendirmesi, sonra da dalga geçer gibi, “Rolling In The Deep” parçasını Adele’den daha iyi söylediği gerekçesiyle fena bir yeni popçuyu önümüze atması, onun deyişiyle “harikuladeydi” doğrusu…
Beril Ersönmez